Anıları



Atatürk'ün çocukluk anılarından biri şöyledir;

Şemsi Paşa medresesinde eğitim gören Atatürk bir gün beden eğitimi dersinde koşu yarışmasına katılır. Bu yarışı kazanan öğrenci okullar arası yapılacak yarışmada okulu temsil edecektir. Mustafa Kemalin öğretmeni okul etrafında iki tur atıp buraya gelen birinci olacak der. Yarışın başlaması ile 

birlikte öne geçen Mustafa Kemal ilk turu birinci bitirir ve hızlı adımlarla sona doğru koşar.
Yarış esnasında bir kuş yavrusunu gören Mustafa Kemal Atatürk onun bir kedi tarafından yenilebileceğini düşünür ve yarışı bırakarak gider onu küçük avuçlarına alır. Yarışı yürüyerek ve sonuncu bitiren Mustafa Kemal oradan uzaklaşırken yarışmayı birinci bitiren çocuk öğretmenine “Öğretmenim Mustafa Kemal bu yarışın birincisidir. Kuşu kurtarmak için yarışı bıraktı yoksa o hepimizden hızlıdır” dedi.
Bu sözleri duyan Mustafa Kemal çok sevindi. Okulunu temsil ettiği yarışta birinci olan Mustafa Kemal Selanik kupasını kazanmıştır.






Fareden çok korkardı



Ağabeyi Mustafa Kemal’in köy türkülerini dilinden düşürmediğini, sanata ve sanatçılara karşı büyük saygı duyduğunu ifade eden Makbule Hanım’ın anlattığına göre çocuk Mustafa Kemal en çok fareden korkarmış. Anne Makbule hanım ise küçük Mustafa Kemal’i “Sen asker olacaksın!
Asker korkar mı hiç?” diyerek teskin edermiş.






91 yorum:

  1. ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI

    KARANLIKTAN KORKMAM

    On beş yaşlarındaydım. Manastır Askeri İdadisi'ne gidiyordum. (O zamanın lisesi) Yaz tatilinde dayımın çiftliğine gitmiştik. Komşunun oğlu Enver'le çok iyi arkadaştık. Ara sıra birlikte gezerdik. Bir gün Enver, bizim bağa gidip üzüm yiyelim, dedi. Ben de olur dedim. Annelerimizden izin alıp yola çıktık. Sağda solda fazla eğlendiğimiz için, karanlığa kaldık.

    Enver: "İstersen dönelim. Sen şehir çocuğu olduğun için, karanlıktan korkarsın. Böyle durumlara alışık değilsin" dedi.

    Ben karanlıktan korkmadığımı söyledim. Yola devam edelim dedim. Tarla kenarı, patika yol, ağaçlık alan derken, karanlık iyice çöktü. Yanımdaki Enver'i zor seçer oldum. Bir saat önce dağların kartalıyım diyen Enver, gel Mustafa dönelim, az kalmıştı ya, yarın gündüz geliriz, demeye başladı. Neyse ki sonunda bağa vardık ve birer salkım üzüm kopardık. Üzüm yiyerek çiftliğe döndük.


    İLK ANDA CANIM SIKILMIŞTI

    Bakla tarlasında yalnız başıma bekçilik yaptığım günlerden birinde öğle vakti kulübenin önündeki çardak altında uyuya kalmışım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, annemin sesine uyandım.

    Annem: ” Dayısı şuna bak, Mustafa uyuya kalmış. Makbule dün pınardan soğuk su içince hastalandı ya, Mustafa bütün gece başında bekledi. Ondan uykusunu alamadı. Neyseki Makbule’ye ballı ıhlamur içirdim de iyileşti ” dedi.

    Dayım: ” Bırak canım uyusun. Benim en sevdiğim şeydir burada uyumak. Bu öğle sıcağında karga falan uğramaz. Bir yatsam iki saatten önce top atsan uyanmam ” dedi.

    Bu konuşmaları duyunca ayağa fırladım. Uykuda yakalandım diye ilk anda canım sıkılmıştı ama Makbule’nin iyileştiğini duyunca rahatladım.



    NACİYE KAYBOLDU

    Dayımın bakla tarlasına Makbule ile giderdik. Bir gün Naciye de bizimle gelmek istedi. İlk defa benden birşey istediği için olmaz diyemedim. Annemden izin çıkınca o gün üç kardeş tarlaya gittik. Naciye eline bir sopa aldı ve kargaların ardından koşturdu durdu. Bir ara Makbule ile uzun süren bir konuşmamız oldu.

    Tarlanın ortasındaki kulübenin önüne oturduk ve yemeğe başlayacaktık ki, Naciye’nin yanımızda olmadığını fark ettik. Sağa baktık, sola baktık, Naciye neredesin diye bağırdık, Naciye yok. Neden sonra Naciye çıkageldi. Meğer karga peşinde koşarken çok yorulan Naciye kulübeye girmiş ve döşeğe yatıp uyumuş. Naciye’nin ortaya çıkmasıyla birlikte rahatladık ve yemeklerimizi yedik.



    BAHÇEDEKİ KUYU

    Ben yedi yaşındayken, babamı kısa süren bir hastalığın ardından kaybettik. O tarihlerde kadınlar bir işte çalışamadıkları için maddi sıkıntı içine düşmüştük. Onun için evimizin yanında bulunan küçük bir eve taşındık. Ertesi gün yeni evin bahçesine teftişe çıktım. Otların arasından yürüdüm. Sağda solda dut, erik, armut ağaçları vardı. Armut ağacının ilersinde bir kuyu olduğunu gördüm. Kuyunun yanına sokulduğumda hayretler içerisinde kaldım. Yer seviyesinde olan kuyunun üstü açıktı. Annemi durumdan haberdar ettim. Annem komşumuz Ali Usta'yı çağırdı. Ali Usta kuyunun üstüne tahtadan bir kapak yaptı. Kilidi taktı. Anahtarı anneme verdi. Böylece kötü bir olay yaşanmadan kuyunun üstü kapatılmış oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 🥅⚽⚽⚽⚽⚽⚽⚽⚽🙅🙅🙅🙅🙅🙅🙅🙅🙅

      Sil
    2. ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI.

      Sil
    3. Ağabeyi Mustafa Kemal’in köy türkülerini dilinden düşürmediğini, sanata ve sanatçılara karşı büyük saygı duyduğunu ifade eden Makbule Hanım’ın anlattığına göre çocuk Mustafa Kemal en çok fareden korkarmış. Anne Makbule hanım ise küçük Mustafa Kemal’i “Sen asker olacaksın!
      Asker korkar mı hiç?” diyerek teskin edermiş.

      Sil
    4. Zübeyde Hanımın 6 çoçuğu vardır

      Sil
    5. ben tuğçe gültekin 3 üncü sınıfa gidiyorum öretmenimiz atatürkün anılarını anlatın demişti bende buları yazdım öğretmenim çok beyendi çok teşekkürler sizin sayenizzde

      Sil
    6. Birinciyi çok sevdim çok güzellllllllllllllllllllllll

      Sil
  2. Çok kısa olsaydı keşke

    YanıtlaSil
  3. Yanıtlar
    1. Yokkkkk benceçook kısa

      Sil
    2. O değilde o fare çok dikkat çekiyor. Yazamıyorum 😫

      Sil
    3. Yokkkkk benceçook kısa

      Sil
    4. Aynen çok dikkat çekiyor fare🤔🤔😭😭😔😔😩😩😞😞😣😣

      Sil
    5. 🌺💮❤️❤️❤️❤️🌼💐🌻🌹🌿🍀🌸🌻Ben çiçek asığıyım

      Sil
  4. Evet ama yazcaksan okuyup kısa cümlelerle kendin yazabilirsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk kısa

      Sil
  5. Çok güzel olmuş ellerinize sağlık çok yardımcı oldunuz teşekkür ederim

    YanıtlaSil

  6. ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI - KUYU
    Langaza'da dayımın çiftliğinde kalırken komşu çiftliğin yakınından geçerdim. Bir gün çiftlikten sesler geldi. Koştum. Kuyunun başında üç çocuk kız kardeşlerinin kuyuya düştüğünü söylüyor ve yardım istiyorlardı. Oralarda kalın bir ip buldum. İpi ağaca bağlayıp kuyuya indim. Tahminen altı yaşlarında bir kız beline kadar su içinde duruyordu. İpi kızın beline bağladım ve ağabeylerine yukarı çekmesi için, seslendim. Ağabeyleri kızı yukarı çektiler. Daha sonra ipi aşağı sarkıttılar. İpi belime bağladım, ellerimle tuttum ve beni çekiniz, diye bağırdım. Çeken olmayınca ipten tırmanarak kendi çabamla yukarı çıktım. Kimseler yoktu. Demek ki kardeşlerini kurtarınca ağabeyleri beni kurtarmaya lüzum görmemişti.

    ALMAN KOMŞUMUZ
    Arabanın icat edildiği yıllardı. Selanik'te zengin bir Alman komşumuz vardı. O komşumuz bir araba almıştı. Yollarda arabayla giderken, görenler şaşırmıştı. Bu araba atsız, öküzsüz nasıl gidiyor diye. Komşumuz bir akşam evine dönerken, farları yakmış. Araba gürültülü çalıştığı için, canavar geliyor diyerek insanlar kaçışmış. Hatırladığım kadarıyla bir gün aşırı hız yaptığı için, polis ceza kesmiş. Komşumuz o sıra 20 km. hızla gidiyormuş.

    AKREP OLAYI
    Makbule dört- beş yaşlarındaydı. Bir gün çiftliğin duvarında akrep görmüş ve çok korkmuş. Mustafa abi, koş, duvarda aprek var, diye bağırıyordu. Ben koşarak Makbule'nin yanına vardım. Parmağıyla işaret ettiği yerde bir akrep duruyordu. Yerden taş alarak akrebi ezdim. Makbule'nin elinden tutarak annemin yanına götürdüm. Annem, ne olduğunu sordu. Ben de olanları anlattım. Annem çok korktuğu için, Makbule'ye su içirdi. Daha sonra yatağına yatan Makbule derin bir uykuya daldı.

    KOYUN SÜRÜSÜ
    Kız kardeşim Naciye çok konuşkandı ve hatırı sayılır derecede önemli olaylardan bahsederdi. Bir gün öyle bir hikaye anlatmıştı ve ben hayretler içinde kalmıştım. Çobanın biri, dağda koyun otlatıyormuş. Koyunlar çokmuş, sürüde en azından beş yüz koyun varmış ve bir ucu ilerideki uçurumun kenarına kadar varıyormuş. Derken, bir koyun uçurumdan aşağı atlamış. Bunu gören diğer koyunlar uçurumdan aşağı atlamaya başlamış. Bereket çoban durumu fark etmiş ve sürünün yarısını kurtarmış. Bıraksa koyunların hepsi uçurumdan atlayacakmış.


    YARALI GÜVERCİN
    Bir gün evimizin bahçesinde kanadı kırık, yaralı bir güvercin buldum. Eve götürdüm. Anneme ve kardeşlerime gösterdim. Güvercini veterinere götürdük. Kanadını sardı, iyileşir, dedi. Üç gün güzelce besledim. Dördüncü günün sabahında kafeste cansız yatarken buldum. Çok üzüldüm. Gözyaşları içinde güvercini bahçenin bir köşesine gömdüm. Seni hiç unutmayacağım, güvercin, dedim. Aradan yıllar geçti ama ben o güvercini unutmadım.


    BENİ KOMUTAN SEÇERLERDİ
    Yeni evimiz küçüktü ama bahçesi büyüktü. Bu bahçede komşu çocuklarıyla askercilik oynardık. Askercilik oynarken, beni komutan seçerlerdi. Ben de karşımda hazır ola geçmiş arkadaşlara çeşitli görevler verirdim. Onlar da, emredersin komutanım deyip koşarak uzaklaşırlardı. Üç beş dakika sonra geri gelerek görevi tamamladıklarını söylerlerdi. Daha sonra onları sıraya sokar, uygun adım yürütürdüm.
    Bir gün bize tahtadan tüfekler hazırlayan marangoz Celal Amca oyunumuzu seyretmiş ve anneme: " Zübeyde Hanım, Mustafa'yı askeri okula göndermelisiniz. Kendisi iyi bir komutan adayıdır. " demiş.


    Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI - KUYU
      Langaza'da dayımın çiftliğinde kalırken komşu çiftliğin yakınından geçerdim. Bir gün çiftlikten sesler geldi. Koştum. Kuyunun başında üç çocuk kız kardeşlerinin kuyuya düştüğünü söylüyor ve yardım istiyorlardı. Oralarda kalın bir ip buldum. İpi ağaca bağlayıp kuyuya indim. Tahminen altı yaşlarında bir kız beline kadar su içinde duruyordu. İpi kızın beline bağladım ve ağabeylerine yukarı çekmesi için, seslendim. Ağabeyleri kızı yukarı çektiler. Daha sonra ipi aşağı sarkıttılar. İpi belime bağladım, ellerimle tuttum ve beni çekiniz, diye bağırdım. Çeken olmayınca ipten tırmanarak kendi çabamla yukarı çıktım. Kimseler yoktu. Demek ki kardeşlerini kurtarınca ağabeyleri beni kurtarmaya lüzum görmemişti.

      ALMAN KOMŞUMUZ
      Arabanın icat edildiği yıllardı. Selanik'te zengin bir Alman komşumuz vardı. O komşumuz bir araba almıştı. Yollarda arabayla giderken, görenler şaşırmıştı. Bu araba atsız, öküzsüz nasıl gidiyor diye. Komşumuz bir akşam evine dönerken, farları yakmış. Araba gürültülü çalıştığı için, canavar geliyor diyerek insanlar kaçışmış. Hatırladığım kadarıyla bir gün aşırı hız yaptığı için, polis ceza kesmiş. Komşumuz o sıra 20 km. hızla gidiyormuş.

      AKREP OLAYI
      Makbule dört- beş yaşlarındaydı. Bir gün çiftliğin duvarında akrep görmüş ve çok korkmuş. Mustafa abi, koş, duvarda aprek var, diye bağırıyordu. Ben koşarak Makbule'nin yanına vardım. Parmağıyla işaret ettiği yerde bir akrep duruyordu. Yerden taş alarak akrebi ezdim. Makbule'nin elinden tutarak annemin yanına götürdüm. Annem, ne olduğunu sordu. Ben de olanları anlattım. Annem çok korktuğu için, Makbule'ye su içirdi. Daha sonra yatağına yatan Makbule derin bir uykuya daldı.

      KOYUN SÜRÜSÜ
      Kız kardeşim Naciye çok konuşkandı ve hatırı sayılır derecede önemli olaylardan bahsederdi. Bir gün öyle bir hikaye anlatmıştı ve ben hayretler içinde kalmıştım. Çobanın biri, dağda koyun otlatıyormuş. Koyunlar çokmuş, sürüde en azından beş yüz koyun varmış ve bir ucu ilerideki uçurumun kenarına kadar varıyormuş. Derken, bir koyun uçurumdan aşağı atlamış. Bunu gören diğer koyunlar uçurumdan aşağı atlamaya başlamış. Bereket çoban durumu fark etmiş ve sürünün yarısını kurtarmış. Bıraksa koyunların hepsi uçurumdan atlayacakmış.


      YARALI GÜVERCİN
      Bir gün evimizin bahçesinde kanadı kırık, yaralı bir güvercin buldum. Eve götürdüm. Anneme ve kardeşlerime gösterdim. Güvercini veterinere götürdük. Kanadını sardı, iyileşir, dedi. Üç gün güzelce besledim. Dördüncü günün sabahında kafeste cansız yatarken buldum. Çok üzüldüm. Gözyaşları içinde güvercini bahçenin bir köşesine gömdüm. Seni hiç unutmayacağım, güvercin, dedim. Aradan yıllar geçti ama ben o güvercini unutmadım.


      BENİ KOMUTAN SEÇERLERDİ
      Yeni evimiz küçüktü ama bahçesi büyüktü. Bu bahçede komşu çocuklarıyla askercilik oynardık. Askercilik oynarken, beni komutan seçerlerdi. Ben de karşımda hazır ola geçmiş arkadaşlara çeşitli görevler verirdim. Onlar da, emredersin komutanım deyip koşarak uzaklaşırlardı. Üç beş dakika sonra geri gelerek görevi tamamladıklarını söylerlerdi. Daha sonra onları sıraya sokar, uygun adım yürütürdüm.
      Bir gün bize tahtadan tüfekler hazırlayan marangoz Celal Amca oyunumuzu seyretmiş ve anneme: " Zübeyde Hanım, Mustafa'yı askeri okula göndermelisiniz. Kendisi iyi bir komutan adayıdır. " demiş.


      Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

      Yanıtlayın

      Sil
    2. Bence çok güzel işime yardı

      Sil
    3. Çok güzel öğretmenim beğendi

      Sil
  7. Gsisufusfsuteyrytjegr vnsjfjgchmch xghxjvcmv nv xkgxgvxj zufxkvxnv jzvgjcn. Fjhb xugdgjjhfjydfh jvxbkxdvjgc kdxjg

    YanıtlaSil
  8. Çok teşekkürler tek kelime ile ba-yıl-dım😊

    YanıtlaSil
  9. Çok uzun olmuş ve yazmasıda bayanbi uzun sürüyor

    YanıtlaSil
  10. Keşke daha uzun olsaydı.

    YanıtlaSil
  11. Hepsi çok uzun kısaltın biraz

    YanıtlaSil
  12. Çoooooooooooooooooooooooooooooooooooooook güzel

    YanıtlaSil
  13. Çok kısa olsaydı babalar hahahahaha

    YanıtlaSil
  14. bence hepsi güzel

    YanıtlaSil
  15. Saat dokuzu beş geçe ❤

    Atam dolma bahçede ❤

    Gözlerini kapatmış😔

    Bütün dünya ağlamış😭

    Doktor doktor kalksana 👨‍⚕️

    Lambaları yaksana🌅

    Atam elden gidiyor ❤

    Çaresine baksana ❤

    Uzun uzun kavaklar🌲

    Dökülüyor yapraklar🍁🍁

    Ben atama doymadım 🥰

    Doysun kara topraklar❤

    YanıtlaSil
  16. FARE DİKKAT ÇEKİYOR VE YAZAMIYORUM 😶😶😶😶😶😶😶

    YanıtlaSil
  17. Saat dokuzu beş geçe
    Atam dolma bahçede
    Gözlerini kapatmış
    Bütün dünya ağlamış
    Doktor doktor kalksana
    Lambaları yaksana
    Atam elden gidiyor
    Çaresine baksana
    Uzun uzun kavaklar
    Dökülüyor yapraklar
    Ben Atama doyamadım
    Doysun kara topraklar😥😪😔😔😭😭😭 SENİ UNUTMAYACAĞIZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

    YanıtlaSil
  18. Zübeyde hanımın 6 çocuğu yoktur
    ..........

    YanıtlaSil
  19. Keşke çok kısa olsaydı

    YanıtlaSil
  20. fare ye gıcık oldummmmmmmmmm😐😑😑

    YanıtlaSil
  21. Atatürkün çocukluk anısını yazacam

    YanıtlaSil
  22. atatürkü çooooooooooooook seviyarum

    YanıtlaSil
  23. HEPİMİZ ATAMIZI ÇOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK AMA ÇOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK SEVİYORUZ

    YanıtlaSil
  24. Annesi MAKBULE degiiiilllll ZÜBEYDE olcakkti..

    YanıtlaSil
  25. O fare çok dikkat dağıtıyor

    YanıtlaSil
  26. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  27. Çok güzel. Çok yararl oldu.

    YanıtlaSil